30 Nisan 2008 Çarşamba

ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK ve BİLMEK DEĞİL YAŞAMAK


Altı, yedi sene öncesiydi. Antalya-Belek te Karadenizli (öfkeli birisi olduğunu belitmek isterim bu arada ) bir bayan arkadaşın sahibi olduğu ufak bir barın hem işletmeciliği; hem müzisyenliği hem de aşçılığını tek başıma yürütmeye çalışıyordum. Taidilatı, dekorasyonu biteli daha bir kaç günden fazla olmamıştı. Bayan arkadaş yeni evlenmiş, eşi ile birlikte textil fabrikası kurabilmek için devletten kredi almaya uğraşıyorlardı. Bar çok yeni olduğundan belli sayıda müşteri geliyordu ve küçük bir kasaba olduğundan neredeyse herkes birbirini tanıyordu.

O akşam arkadaş ve eşi yorgun olduklarından barı bana emanet edip erkenden üst kattaki evlerine çıktılar. Ben de saat 21.00 e kadar kimse gelmeyince kendime içecek birşeyler doldurup hafif bir müzik açtım ve kalemi elime alıp birşeyler karalamaya başladım. Birdenbire

''Azrail geldi, göründü bugün
Dedi: 'Geldi zamanı düğün
Dedim; Hoşgelmişsin gülyüzlü ölüm,
Ama sen geç kaldın
Ölmeden öldüm''
mısraları kağıda dökülüvermişti. Kısa bir sürelik şaşkınlığın ve düşünmenin ardından, Tontini (ablam olur kendileri ) ile paylaşmak isteği duydum içimde ve hemen cep telefonundan kendisine sms le yolladım. Aradan beş-on dk. geçmemişti ki; Tontini den cevap olarak;


''Alınmış abdestin aldıramazlar,
Kılınmış namazın kıldıramazlar,
Bir kez öldüysen eğer
Öldüremezler.''

mesajını aldım. B
u mesaj her ne kadar beni biraz rahatlatsa da ; sanki birşeyler olacakmış gibi bir duygu içimi kaplamış birtürlü gitmek bilmiyordu. Biliyordum ki bir söz söylediysen ondan sorumlusun vede söylediğini yaşamında da gerçekleştirmek zorundasın. Sanırım beni huzursuz eden de buydu. Acaba ben böyle bir sözü söylemeyi hakedecek konumdamıydım, yoksa duyduklarımı bir teyp gibi kaydedip yaşamına uygulamadan başkalarına aktarmaya çalışan bir bir taklitçimiydim. Ben kendi kendime bu hesaplaşmaları yaparken; o güne kadar hiç görmediğim birisi motorunu doğrudan doğruya barın önüne parkedip, içeri girdi ve sert bir ifadeyle; ''Bana bir bira ver'' diye seslendi. Tavırlarında bir gariplik hissetmiştim ama sesimi çıkarmadan birasını doldurdum ve başka bişey isteyip istemediğini sorduktan sonra gidip yerime oturdum, içeceğimi yudumlamaya devam ettim. Bu arada o da cep telefonuyla birilerini daha oraya davet etmeye başlamıştı. Bir an bar sahibi bayan arkadaşı ve eşini oturdukları üst kattan çağırıp çağırmama konusunda kısa bir tereddüt yaşadım ama, gelen kişini tavırları ve de arkadaşın asabiyetini düşününce anında vazgeçtim, beklemeye karar verdim. Çok geçmeden bir arabayla bir bayan ve bir erkek daha gelip o kişinin masasına oturdular hemen ardından iki kişi daha geldi. Aralarında yüksek sesle konuştuklarından istemeden kulak misafiri oldum onlara;'' kimmiş görelim bakalım!!! Nasıl olurda adamın parasını vermezlermiş biz almasını biliriz!!!'' gibi ifadelerle konuşuyorlar bir yandan da kabadayı tavırlar sergiliyorlardı. '' şşşşşşşşt birader bu org u senmi çalıyorsun; çal bakalım da biraz eğlenelim'' benzeri sataşmalarla da ortalığı karıştırmak için bahane arıyorlardı. Ben se gayet sakin bir şekilde; ''soğuk algınlığı yaşadığımı geldikleri başka bir akşam seve seve onları eğlendireceğimi '' söyledim. Bütün sataşmalarına rağmen benden bir tepki göremeyince aralarından birisi;''kardeş iki dakika gelip otururmusun senin le konuşacaklarımız var'' dedi. Masalarına oturduğum da oraya tuvaletin fayanslarını yapan arkadaşlarının parası verilmediği için orayı dağıtmaya geldiklerini barın sahibini görmek istediklerini söylediler. Bense onların orada olmadıklarını, konuyu bildiğimi ama vermemek gibi bir niyetlerinin olmadığını, sadece o dönemde biraz sıkışık durumda olduklarını, en kısa zamanda ödeyeceklerin den emin olduğumu ve zaten çok önemli bir miktar olmadığını anlatmaya çalıştım.
Benim sakin tavırlarım onları da biraz yumuşatmıştı ve aralarından birisine; ''Git bak bakalım bizim adamaın yaptığı işçiliğin bedeli ne kadar eder?'' dedi. Motoruyla ilk gelen kişi. Geri döndüğümüzde anladım ki işi yapan kişi onlara 40 lira olan alacağını 500 lira olarak abartarak anlatmış onlarda alacağı tahsil etmeye, alamazlarsa da oranın altını üstüne getirmeye gelmişler. Fakat benim tahriklere kapılmamam ve yanlarında getirdikleri ustanın yapılan işin ancak 40 lira edecegini söylemesi sonucunda ortalık yatıştı ve bende onları şarkı söylemeden, org la bir müddet eğlendirdikten sonra oradan sakince ayrılıp gittiler. Üstelik 40 lira tutan hesaplarının karşılığında 40 lira da bahşiş bırakarak.

Ertesi sabah bar sahibi arkadaşa anlattığım da; '' nasıl dağıtırlarmış? bizi niye çağırmadın? ben onlara sorardım!!!'' (demiştim ya kendisi biraz asabi bir kişiydi ) bir tavır sergiledi. Ve ben ancak o zaman farkına verdim ki akşam yaşanan olay benim yazdıklarımı yaşantıma uygulayıp uygulamayacağıma dair yaşadığım bir SINAVdı


6 yorum:

Enis Diker dedi ki...

Alabilene herkesden alınacak bir hikmet vardır :)

Gazalinin başından geçen bir hikaye aklıma geldi kısaca - aklımda kaldığı kadarıyla paylaşayım.

Haramiler Gazalininde içinde bulunduğu bir kervanı çevirirler. Sıra Gazaliye gelir. Sorarlar

- Bu kervanda ne var.

Gazali - Yazmış olduğum kitaplar var

Harami - Şimdi biz bu deveyi alırsak senin bütün bilgin yok mu olacak ? diye sorarlar.

Gazali o zaman fark varır. O tarihten sonra bütün bilgileri aklında tutar.

Alabilene bir haramiden alınacak hikmetlerde vardır.

Selam ve sevgi ile

Enis Diker dedi ki...

Ne kadar soğukkanlı davranabilmişsiniz ; alabildikten sonra bir suçludan da alınacak hikmet vardır derler, sizin durumunuz buna çok güzel örnek olmuş.

Selam ile

tutsak dedi ki...

Teşekkürler Sevgili Enis paylaşımın ve yorumun için. Yaşamda aslında herşey bizim için ders ama bazen görüp bazen de yakınımızdaki değerleri umursamadan geçip gidiyorum Allah daimi farkındalık nasip etsin hepimize.
Sevgiler

Uma dedi ki...

Tutsakcigim hem senin dizelerin hem d Sufimin cevabi son zamanlarda duydugum en guzel, en gonulden dizeler. Ahh ne mutlu! ve ne mutlu gectigin sinavlara :) darisi basimiza :)

tutsak dedi ki...

DİLERİM SINAVLARIN SONA ERMİŞTİR CANIM UMA. BEN YORULDUM ARTIK NE BİTMEZMİŞ BU SINAVLAR YAŞADIKÇA SÜRÜYOR ÖLMELİ GARİ :)

Uma dedi ki...

Sinavlar olmeden bitmez Tutsakcigim :) dolayisiyla evet olmek lazim :)