Belek'ten İzmir'e
Bütün gecenin yorgunluğu ve 1 saatlik uykunun ardından yola çıkmak iyice bitkin düşürmüştü Kemali. Koltuğa oturmasıyla uykunun ağırlığını göz kapaklarında hissetmeye başlamıştı. Ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi birisinin kendisine seslendiğini hayal meyal duyar gibiydi gözlerini açtı; Kapıda ki Dernek yöneticisi; ''Kemal sana mektup var' diye seslendi. ''uyan artık'' ve elindeki zarfı uzatarak dışarı çıktı.
Türkiyeden gönderildiği zarfın üzerindeki pul ve damgadan anlaşılan mektubun üzerinde ''Sn Kemal Y.Ateş Turque équipe de danse folklorique Dijon-France'' Yazısından başka birşey görünmüyordu. Hemen kalkıp elini yüzünü yıkadı ve telaşla zarfı açmaya çalıştı. Gördüğü karşısında gözyaşlarını tutamamıştı.
(Sene 1976, Ağustos ayının son günlerine doğru İzmir'den Fransa'ya Dijon'a Uluslararası halk oyunları yarışması için yola çıkmışlardı. O günün şartlarında mektuplar Türkiye içinde bile 15 günden önce yerine ulaşmazken; nasıl olmuştu da tam Eylülün 8 inde, yani doğum gününde bu posta eline geçmişti. Nasıl bir hesap yapmıştı acaba. Onlar izmirden yola çıkmadan önce postaya verilmiş olmasından başka bir ihtimal gözükmüyordu.) Elide tuttuğu kartın üzerinde ''Doğum günün kutlu olsun evladım, Nice mutlu yıllara... Baban ve Annen '' yazılıydı. Sevgisini çocuklarının yüzüne karşı direk olarak göstermeyen, ancak onlarla ilgili en küçük bir detayı dahi atlamayan bir insandı babası. Hayatı boyunca unutmayacağı bir anı yollamıştı ona. ''Tek bir an bile bir ömre bedel ''diye düşündü. Muavinin; ''Abi uyan İzmir'e gelmek üzereyiz'' diye seslenmesiyle kendine geldi. 'İnşaallah geç kalmamışımdır'' diye dua ediyordu sessizce.
Servise binip Karşıyaka'ya geldiğinde saat neredeyse 21.00 i bulmuştu. Sanki her adımda: haftanın iki gecesi içilen bir duble rakısı; anlattığı bektaşi fıkraları; sokaktaki sümüklü çocuklara gösterdiği sevgi; mahalledeki bütün çocukların onu dede diye çağırmaları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başlamıştı.
(Sene 1976, Ağustos ayının son günlerine doğru İzmir'den Fransa'ya Dijon'a Uluslararası halk oyunları yarışması için yola çıkmışlardı. O günün şartlarında mektuplar Türkiye içinde bile 15 günden önce yerine ulaşmazken; nasıl olmuştu da tam Eylülün 8 inde, yani doğum gününde bu posta eline geçmişti. Nasıl bir hesap yapmıştı acaba. Onlar izmirden yola çıkmadan önce postaya verilmiş olmasından başka bir ihtimal gözükmüyordu.) Elide tuttuğu kartın üzerinde ''Doğum günün kutlu olsun evladım, Nice mutlu yıllara... Baban ve Annen '' yazılıydı. Sevgisini çocuklarının yüzüne karşı direk olarak göstermeyen, ancak onlarla ilgili en küçük bir detayı dahi atlamayan bir insandı babası. Hayatı boyunca unutmayacağı bir anı yollamıştı ona. ''Tek bir an bile bir ömre bedel ''diye düşündü. Muavinin; ''Abi uyan İzmir'e gelmek üzereyiz'' diye seslenmesiyle kendine geldi. 'İnşaallah geç kalmamışımdır'' diye dua ediyordu sessizce.
Servise binip Karşıyaka'ya geldiğinde saat neredeyse 21.00 i bulmuştu. Sanki her adımda: haftanın iki gecesi içilen bir duble rakısı; anlattığı bektaşi fıkraları; sokaktaki sümüklü çocuklara gösterdiği sevgi; mahalledeki bütün çocukların onu dede diye çağırmaları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmeye başlamıştı.
14 yorum:
Devamini bekliyorum sabirsizlikla..
aaaaa belgincim gelmişşşş
Selam Cadıların en başı hoşgeldin. Farmville i bırakmadan arada bir şeyler de bloguna yazabilirsin yeniden bak ben bile geri döndüm :) Hadi seni de bakliyoruz yeniden
Kardeşler taoplandı Sevgili kardeşim Gugukkuşu
Ben sizin babaniza nasil hayranim !
Düşündükçe ben de öyle
Sevgili Uma
dün de gördüm, ancak gelip okumadım, hani çok sevilen kitaplar bitmesin diye yavaş okunur ya, işte tam o his vardı içimde bugün okurken, sanırım birkaç hikayeyi biriktirip öyle okuyacağım ardarda...
baştan sona okudum bu sabah... yorgun bir haftaya düş gibi geldi anların. iyi ki onları yazmaya başladın.
Çok uzun sürebilir yalnız sevgili Düş dedim ya hiçbir kurgu yapmadan başladım yazmaya inşaallah arapsaçına döndürmem :)
Sağ olasın sevgili Evren. Ben de birkaç gündür bakıyorum; ne bir şey yazdın ne de ortalıklarda göründün merak etmeye başlamıştım.
Bektaşcım ben şimdi bugünü bu gözyaşlarımla nasıl geçireceğim? Ben de onu çok özledim. Ama diyorum ki iyi ki böyle bir babanın çocuklarıyız.İyi ki...
Belgin'im, guguk kuşum, Uma'm, Düş'üm,Evren'im: sizler ne güzel kardeşlersiniz.Hepinizi kucaklıyorum.
Tontinim, Canım kıyamam ben senin gözyaşlarına. Hani o sana ''orada sen de varsın demişti'' ya; ben de;''o sende de var, özlemini onunla giderebilirsin'' diyorum.
AŞK OLSUN.
agla aglayabildigin kadar, kalbinin atesi serinlesin :)
opuyorum seni inci gozyaslarindan
ASKla...
Tutsak abicim,Suficim beni de kardeş olarak gördüğünüz için,samimiyetiniz için size çoook teşekkür ederim.Yorum yazan tüm dostlarımızı da kardeşim olarak görüyorum.Hikayeniz çok güzel.ben de devamını sabırsızlıkla bekliyorum.Aşk ve Sevgi ile kalın.
Yorum Gönder