10 Temmuz 2011 Pazar

DÜŞ ve GERÇEK 1

      Birden fırladım yattığım yerden. Çevreme bakındım. Bir türlü aklımı toparlayamıyordum. ''Burası neresi acaba'' diye sordum kendi kendime. Dün gece biricik eşimle balkonda oturmuş; kendi ellerimle hazırladığım balık ve salatayı rakı eşliğinde keyifle yemiştik. Yoksa fazlamı kaçırdık ta şişede durduğu gibi durmayıp; birbirimiz ile didişmeye mi başladık? Hiçbir şey hatırlamıyordum. ''Buraya nasıl geldim ki'' diye geçirdim aklımdan. ''Yine kavga etmemek için apar topar evden çıkıp buralara yürüdüm herhalde'' diye düşünürken etrafıma bakındım daha önce böyle bir yeri gördüğümü hiç hatırlamıyordum. Gecenin ikisinden sonra arabasız, herhangi bir araç olmadan bu kadar uzak bir yere gelmem mümkün değildi. Üstelik yaşadığım şehrin  yakınlarında da böyle bir yer olduğunu hiç duymamıştım. Az ileride gürül gürül akan bir şelale; yemyeşil çayırlarla kaplı bir arazi; arazinin bittiği yerde hiç görmediğim güzellikte, yeşilin çeşitli tonları ile bezenmiş ağaçlık bir alan görünüyordu. Tüm bu güzellikleri seyrederken bir anda kendimi başka bir ortamda buldum.

      Bir sınıfta bir  öğretmen, kız ve erkek öğrencilerden oluşan 8-10 kişilik bir grup kendi aralarında tartışıyorlardı. Erkek öğrencilerden birisi sonuca itiraz ederek;''Ama hocam bu haksızlık değil mi ? Ben haksızlık olmasın diye kendime oy kullanmazken, arkadaşımız kendisi için oy kullanarak 1 oy fazlasıyla başkan seçildi''. Konuşmalardan anlaşıldığına göre farklı sınıflardan fotoğrafçılık kolu için gelen öğrenciler arasında başkanlık seçimi yapılmış ve aday olan kız öğrenci kendisi için oy kullanarak başkanlığı elde etmişti ve erkek aday bunu hazmedemiyordu.

       Sahneyi gülümseyerek seyrettim. Sanki bir ülkeyi yönetecekmiş gibi nasılda ciddiye almışız. Şimdiki aklım olsa aday bile olmazdım sanırım. Ama o dönemde uzun bir süre o kıza diş bilediğimi hatırlıyorum. Okula giderken bazen dolmuşta karşılaşırdık ve onu gördüğüm anda kafamı çevirir umursamaz davranırdım. Ertesi sene yollarımız aynı sınıfta kesiştiğinde ise her şeyi unutmuş iki can dostu olmuştuk.
                                                                                       Devam edecek inşaallah :)

11 yorum:

Vladimir dedi ki...

Merak uyandırıcı bi rbaşlangıçtan sonra devamını sabırsızlıkla bekliyoruz :)

tutsak dedi ki...

Kurgusuz başladım inşaallah devamını getirebilirim sevgili Vladinir.

sufi dedi ki...

Hakikaten mi kayboldun? Ya da kendini bilmediğin bir mekanda buldun yoksa?
Ben rakı-balık faslına takıldım çok mu kaçırdın-ız?Gittiğin yere Nilgün'ü de götürseydin keşke, O şelaleli yer benim de hayalim.Bir kadeh rakı mı içmem gerek benim de oralara gidebilmem için yoksa?
Blogunun yeni imajı çok güzel olmuş iyi günlerde kullana. Hikayenin devamı tarafımızdan beklene. sevgiyle tontini.

nilüfer dedi ki...

ne güzel olmuş anlatılan da blogun yeni yüzü de, bekliyorum ben de devamını, sevgiler :)

tutsak dedi ki...

Sevgili tontinim Babamın dediği gibi orada sende vardın. Rakıyı da birlikte içeceğiz inşaallah az kaldı. Bu arada teşekkürler her ikinize de. Sevgili Düş devamını getirebilecekmiyim bilmiyorum ama başladım bakalım neler olacak.

guguk kuşu dedi ki...

dmt çekmeye ne dersin?

novella / विश्व dedi ki...

hey... bu güzel. bu çok güzel. bu işin işallahı maşallahı yok. okuyucu zoru ile devamı şarttır benden söylemesi :)
yeni yüz güzel olmuş, güzel bir öyküye de pek yakışmış.

tutsak dedi ki...

Sevgili Guguk kuşu Ben rakı yı tercih ederim

tutsak dedi ki...

Devam edicem de becerebilecekmiyim bakalım sevgili Evren o konuda şüphelerim var paldır küldür başladım bakalım neler olacak.

guguk kuşu dedi ki...

eh ben de şöyle buzz gibi bir bira aliim o zaman.

Adsız dedi ki...

Tutsak abicim bloğun hayırlı,uğurlu olsun.Hikayeniz çok güzel.zevkle okudum.Sevgi ile kalın.