28 Şubat 2009 Cumartesi

VARSAYMIYORUM YOKUZ!!!-FOTOĞRAFIN DİLİ

Bu fotoğraf gene uzun zamandır yazmak istediğim bir konuyu yazmama vesile oldu.
Einstein’ın izafiyet teorisini neden yola çıkarak ortaya attığının kısa bir öyküsü vardır. Belki pek çoğumuzun bildiği ama ben bir kez daha onunla başlamak istiyorum: Sevgilisiyle çok mutlu olduğu bir an da nasıl sabit kalabileceklerini düşünürken bir saat görür ve bu saat nasıl olurda hep aynı zamanı gösterir diye düşünür ve o anda saatten ışık hızı ile uzaklaşmak mümkün olsaydı, saatin o andaki görüntüsü hep gözümüze yansıyacağı için saatin hep aynı zamanı göstereceğini fark eder ve bunun üzerine izafiyet teorisini geliştirir.


Gelelim Kuran da ve bilimde Zaman kavramına;
KURANDA ZAMAN
Buyurur: "Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız''Derler: "Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor. Buyurdu: "Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız." (Müminun Suresi, 112-114)

"Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir." (Mearic Suresi, 4)

"Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O'na yükselir." (Secde Suresi, 5)

Kuran-ı Kerim ayrıca, "Yedi Uyurlar" olarak bilinen, üçyüzdokuz yılına eşdeğer sürede mağarada kalan, uyandıklarında ise kendilerini sanki bir gün ya da günün birkaç saati kadar mağarada kaldıklarını hisseden genç bir topluluktan bahseder: ... İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir..." (Kehf Suresi, 19)
"Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar." (Kehf Suresi, 25)

BİLİMDE ZAMAN
İzafiyet Teorisi nedir?
Tam Türkçesi ''Görecelik Teorisi'' olan izafiyet teorisi üç bölüme ayrılır. Bir bölümü çeşitli hızlardaki araçlar veya maddelerde geçen zamanın, uzay-zaman içinde değişik konumlarda bulunan gözlemcilere göre ''göreceli'' olduğunu varsayan bir teoridir.Ünlü fizikçi Einstein, sonlu ve eğrisel olduğunu düşündüğü evrenin dört boyutlu olduğunu, dördüncü boyutun zaman olduğunu ileri sürmüştü.İki değişik örnek verebiliriz buna:

1. Dünyadan aynı anda üç uzay gemisinin 10 milyon ışık yılı uzaklıktaki ''X'' yıldızına doğru hareket ettiğini varsayalım.Birinci gemi ışık hızının altın da, ikinci.gemi ışık hızında ve üçüncü gemi de ışık hızının üstünde hareket etsin ve belirlenmiş bir anda üçünden de gezegen hakkında bilgi vermeleri istenmiş olsun.Aynı anda üç gemiden gelen mesajlar şöyle olacaktır.
• Birinci gemi: ''şu anda yıldızı görüyorum.''
• İkinci gemi: ''şu anda yıldızın patladığını görüyorum''
• Üçüncü gemi: ''şu anda böyle bir yıldız yok göremiyorum''
Yıldızın var olduğunu düşünmemiz bizim gözümüze ulaşan ışığından dolayıdır. Aslında çok uzun süre önce patlamış olan ve bize olan mesafesi 10 milyon ışık yılı olan yıldızın ışığı bize gelmeye devam ettiğinden biz onun varolduğunu sanmaktayız. Güneş ışığı bize saniyede 300 bin km. hızla, 150 milyon km.lik yolu 8 dakikada alarak ulaşmaktadır. Oysa ışığı bize 8 saatte, 8 günde, 8 ayda, 8 yılda hatta 8 milyar yılda ulaşan yıldızlar vardır. Işığı bize bin yılda ulaşan bir yıldızın şu andaki halini değil, bin yıl önceki vaziyetini görüyoruz demektir.

2. Mesela ışık hızına yakın bir süratle giden bir uzay gemisini, dünyada ikizi bulunan birinin kullandığını varsayalım.10 yıllık bir seyahate çıkıp dünyaya geri döndüğünde, uzay gemisini kullanan ikiz, dünyada kendisini bekleyen ikizinden daha genç olarak dünyaya ayak basacaktır.Uzay gemisini kullanan ikiz ışık hızına yakın bir süratle hareket ettiği için, onun saatiyle on yıl , dünyadaki kardeşinin saatiyle 15-20 yıl olabilecektir.

İkinci bir teori ise: Zaman kimilerine göre kendi üstüne doğru bir sarmal çizerek geleceğe ve geçmişe uzanan sonsuz bir sarmal yapıdadır(Zaman akımı salyangozun eğri sarmal çizğileri gibi kendi üstüne bükülüp kapanarak sonsuza uzanan çizğilermidir?). Zamanı daha iyi tanımlayabilmek için bir kutu içindeki bir filim rulosunu düşünün. O ruloda birbirinden ayrı kareler(zaman çerçeveleri) içinde görüntüler vardır.Tüm zamanları içine alan ''sonsuz şimdi'' ye bir rula halinde baktığımızda, böyle ayrı ayrı zaman dilimi çerçevelerinin olduğunu görmek kolaydır.Bununla birlikte eğer onlardaki sürekliliği anlamak isterseniz, dördüncü boyutta duran bu üç boyutlu filim rulosunu bir projektörden geçirmek zorundasınız.Böylece dördüncü boyut üstünde hareket eden bilincinizin bir tür projektör olduğunu söyleyebiliriz ve o film kareleri ister geçmişinize ait olsun, ister bu yaşamınıza ait olsun ister gelecekteki görüntülere ait yaşamlar olsun, o filim rulosundaki karelerden birine her ne zaman bakarsanız, o çerçeve içindeki donmuş resmi görebilirsiniz.Ancak, sürekliliği görmek isterseniz, filim rulosundaki her bir karenin birbiri ardına başından sonuna dek dördüncü boyut doğrultusunda ilerleyen bilincimizin üstüne yansıtılarak göz önünden geçirilmesi lazım.Fakat zaten tüm zaman kareleri(zaman dilimleri)nin hepsi o filim rulosunda mevcuttur.

Yani ezelden ebede herşey sadece bir anda mevcut, aslında herşey olmuş ve bitmiş sadece biz kendimizi VARsayıyoruz. Demek ki herşey bir illüzyondan ibaret.

Kaynak ve daha fazla ayrıntı BURADA

17 yorum:

beenmaya dedi ki...

"zamanın iki yüzü var dedi kendine Hayyam, iki boyutu; uzunluğunu güneşin seyri belirliyor kalınlığını ise tutkular..."

zamanla ilgili bu çok sevdiğim cümle aklıma geldi de paylaşayım istedim...

sufi dedi ki...

Zamanın bir an olduğu herşeyin olup bittiği varsayımı, aslında yok olan varlar olduğumuzu düşünmek bence de en güzeli.Biliyorsun saat kullanmayı hiç sevmem.Ama hikayeni çok sevdim, Einstein'ın de bizim kafadan olduğu sevindirdi beni, sevgilerimle dilek.

Belgin dedi ki...

Eger zamanin bir film rulosu seklinde oldugunu düsünürsek, bazen bir cerceveden öbür cercevedeki resmi görme sansi ve bu görüntünün gecmise veya gelecege ait olmasi mümkündür, diye düsünüyorum. De javu dedikleri sey böyle bir sey olabilir mi? Ben bu gibi olaylari cokca yasarim da.
Bazen olanlar cok tanidik gelir, o kadarki karsimdakinin o anda ne söyliyecegini bile bilirim ve ben bu kareyi daha önce yasamistim derim, kendi kendime.
Sevgiler

Uma dedi ki...

Unutunca darliyoruz, hatirlattiniz rahatladim yine :)

tutsak dedi ki...

Sevgili

beenmaya
Hayyam da ilginç bir kişilktir.Teşekkürler paylaşımın için.

Tontini
Tabii ki Einstein da bizden, Edisonda, Newtonda bazılarının dediği gibi kafir falan değiller yani :))

Belgin
Dediğin gibi de olabilir ya da bütün bilgi zaten ana bigisayarda kayıtlı sen ona ulaştığın zaman hepsini zaten görebilirsin.Buna bazen rüyalarımız da ulaşabiliyoruz daha sonra gördüğümüzde de ben bunu yaşamıştım duygusuna kapılıyoruz.

Uma
keşke hiç aklımızdan çıkmasa ama zor galiba biraz
Sevgiler

nilüfer dedi ki...

yillar önce bir nefes egitimine katilmistim, o gune kadar saniyordumki zaman duz bir cizgi soldan saga giden,nefes egitimi ile zihnin nefese konsantre olmasi sonucunda BIRden hersey ANdaymis idraki olmustu, sonsuz, sınırsız, tanimsiz, yorumsuz "simdi"..ne zaman zamanin içinde koşturmaya başlamasam hep yuregime, nefesle ANladigim O AN gelir..duraklarim, ne guzel bir oyundur bu zamAN, zamAN varligindan yoklugunu ANlatir:)iyiki paylaştınız..
sevgimle

tutsak dedi ki...

Sevgili Düş
Siz de benim gibi kelimelerle oynamayı seviyorsunuz ve yeni birşeyin farkına vardım sayenizde:))
zamAN=AN'ın zamlanmışı yani artırılmışı.Teşekkürler.
Sevgiler

guguk kuşu dedi ki...

Zaman sanki bizim süreci anlamamız için uydurulmuş bir şey. Bi tip ölçeklendirme. İnsanlar mevcut iradeleri ile sonsuzlu, kaza ve kaderi anlamakta zorlanıyor (anlayamıyor desek daha mı doğru olur) İşte bunları kafamızda sıralayabilelim diye zaman diye bir cetvel sunulmuş. Bir ileri bir geri kısmında takılmış kalmışız bizlerde. Oysa en önemli olanı ANI kaçırarak. An bu yatay düzlemi kesen dikey düzlem. İşte bu dikey düzlemde sıçramalar yapabilirsek???
ellerine sağlık tutsak. yazıyı, yorumları ve senin cevaplarını ders okur gibi okudum. linki de müsait olduğumda okuyacağım. Bu aralar ben de fotonlar, x ışınları, elektromanyetik alanlara falan çalışıyordum. iyi gelir balki. Zaman en çok merak ettiğim konu. Sanki onu çözersem gerisi geliverecekmiş gibi.

Adsız dedi ki...

Fizikte beni ençok heyecanlandıran iki teori vardır.Biri Hugh Everettin çoklu dünyalar teorisi,öbürü de uzay-zamanda solucan deliği teorisi.Yaşımız elvermeyip bu teorilerin gerçekliğinin kanıtlanmasını göremeyebiliriz ama gerçek olmasını çok istediğim teoriler açıkçası.Sizler gibi manevi boyutta bakamadım hiç açıkçası bu mühendis eğitimli kafa yüzünden ,ama bu bakış açısı da( Hayyam,ayetler...),üzerinde düşünülmeye değer.

Yazınız?güzel ve bilgilendirici.tam anlamıyla.
Sevgiler

tutsak dedi ki...

Sevgili
guguk kuşu ve Sishyphos
Fotonlar, quantum teorisi, solucan deiği teorisi yani konunun daha sonraki boyutu verdiğim linkte ayrıntılı bir şekilde anlatılmış. Biraz karmaşık (daha doğrusu fazla teknik ) göründüğü için oralara kadar girmek istemedim.
sevgilerimle.

guguk kuşu dedi ki...

Donnie Darkoyu seyretmişmiydiniz?

pusarık dedi ki...

Kabz bast halleri(zamanın genişlemesi ve daralması) özellikle tasavvufta yer etmiş ibareler fakat zamanı bir çırpıda yok saymak bunu da yoksaymak değil midir? Olmayanın daralıp genişlemesi içinde mucizevi gezintilere çıkılması da saçma değil mi?

Her şeyi oldu bittiye getirirsek yaşanmışlığımızı yalan saymış olmaz mıyız?

Film bir zamanlar yönetmenin kafasındaki tasarıdan ibaretti, onun rulo film olabilmesi yönetmenin senaryoyu kafasındaki görüntüler ağına oturtmasıyla gerçek olabildi.

Zamanı eğip büküp dizimi yok saymak, yaşanmış her bir kareye ışık tutmaktansa ya karanlığa itimatla yok bunlar demek ya da negatif yönünü görmek ne kadar gerçekçi?

Okuduklarımı yanlış değerlendirdimse affola fakat ben ne zaman içinde ruhumu yolculuklara salabilecek denli gönül gözümü açabildim ne de etrafımdaki 'var'lıkları görmezden gelebildim, hayat salt zamanla ölçülemeyecek kadar değerli, kıymetini zamanında bilmek gerek elbet. Ömür zamandan ibaret değil

Bence varoluşun sancısını zaman içinde yoksaymadan yaşayabiliriz.

tutsak dedi ki...

Öncelikle belirtmeliyim ki Kabz ve Bast zamanla ilgili değil Allah'ın esmalarından 2 tanesidir siz zamana uyarlarsanız sizin dediğiniz gibi bir anlam çıkmnası muhtemeldir. Herkes kendisini nasıl kabul ediyorsa öyle yaşamak konusunda özgürdür ve bunu yargılamaya kimsenin hakkı olduğunu sanmıyorum.Ben bu şekilde algılıyorum ve siz farklı algılıyor olabilirsiniz sizin fikrinizi değiştirmek gibi bir idealim hiç bir zaman olmadı sadece kendi algıladıklarımı paylaşmak istedim. Negatif düşünce olduğundan bahsettiğiniz Allah'ın tekliğine delalet eden bir konudur ondan başka hiçbirşeyin olmadığını anlatmak içindir. Siz bir kendiniz bir de diğer varlıklar, başka şeyler ve de ayrıca bir de Allah var diye düşünüyorsanız Allah'ın tekliğini zaten inkar etmiş oluyorsunuz farkında olmadan. Bense yargılamadan herşeyin onun bir yansıması olduğunu kendimin bir hiç olduğumu düşünüyorum. Ve bundan dolayı mutluyum siz de kendi yaşadıklarınızdan mutluysanız benim için herhangi bir problem yok.Herkes nasıl düşünmek, yaşamak istiyorsa o şekilde yaşayabilir.
Sevgiler.

pusarık dedi ki...

Öncelikle şunu söylemeliyim ki pek kimseye yorum yazmıyorum, yanlış anlaşılmayacağımı umarak görüşlerimi belirtmek istedim, özellikle felsefi temelli konularda veya inançla ilgili hususlarda söz söylemekten sakınırım.

Sürçü lisan ettimse affola, amacım saygısızlık etmek değildi. Kaldı ki ortaya koyduğunuz görüşler Platondan beri etkisini korumuş hususlar, daha yakın zamanlarda Matrix filmiyle sıkça benzer fikirler öne sürülmüştü, 11 eylül zamanlarında Jean Baudrillard'ın simülasyon teorileriyle benzer görüşler çokça tartışılmıştı.

Yine de bazı yanlış anlaşılmaları düzeltmek istiyorum.

Kabz ve bast haldir, oluştur. İsim olan Kabiz ve Bâsit olup bilen anlamındaki Alim ismi gibi ya da yardım eden anlamındaki Muin ismi gibi insan için de kullanılan isimlerdir. Hal ifade eden şekliyle zamanla ilgili bazı 'oluş'ları ifade için kullanmak istedim ruh için kullanıldıklarını daha sık duyarız, ben orda sadece mübarek zatların zaman içinde genişleme ve daralmalarla yaşadığı deneyimi kulağa aşina sözlerle anlatmak amaçlı kullandım.

Negatif konusu ise tamamen dikkatsizliğimden dolayı fazlasıyla yanlış anlaşıldı sanırım. Orda düşünce gibi bir anlam çıkarmışsınız fakat sorun şu ki; film denince aklıma direkt negatif filmler gelir. Sinema filmlerinin dialar gibi pozitif olduğunu hatrımdan çıkarmışım ezbere bir laf olmuş. Orda atfettiğim sadece ışık tutuncaya kadar filmdeki görüntünün çıplak gözle gördüğümüzün tam tersi yerlerde oluşu ve filme ışık verilmezse ne rengin ne de gerçekte olan şeklin yerli yerince görülmeyeceğiydi...

Allahın birliğiyle ilgili sözlerinizi keskin buluyorum, dediğiniz yanlış değil ama tasavvufta izlenen bir yol, maddesel bakış açısının insanların vahdaniyet inanışlarını zedelediği fikrinde değilim. Herkesin gerçeği bulduğu yol farklı olabilir, başka ilah olmadığını bulduğu noktadır önemli olan benim fikrimce.

Çalkantılı duyguların etkisindeyim çoğu zaman, Yunus (as) duasını bilirsiniz eminim; "Senden başka ilah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" bu benim belki de en sık dilime düşen dua... Okuyorsunuz blogumu, mutsuz denebilecek bir hayat yaşıyor olabilirim fakat kendimce doğrularım var ve ayrılıkta da hayır vardır emin olun, sizin mutlulukla bulduğunuzu ben derin sancılarda bulacağım kimbilir... Yaşınıza ve tecrübenize denk olabilecek zamanlarıma kadar kimbilir kaç kere gözden geçireceğim doğrularımı... İnanın size büyük saygım var.

selametle...

tutsak dedi ki...

Teşekkürler açıklaman için Sevgili Pusarık Ve ''ya karanlığa itimatla yok bunlar demek ya da negatif yönünü görmek ne kadar gerçekçi?'' açıklama olmadığı için gerçekten farklı algılanıyor. Sıkıntıda olduğunun uzun zamandır farkındayım dertleşmek istersen mail adresime yazabilirsin en azından insan içini döktüğü zaman yükleri biraz olsun azalır.
Sevgi ile kal

Kubilay Kızıldenizli dedi ki...

Her şey bakıldığı noktaya göre farklı görünür. Bu nesnelerin kendi başına yönetemeyecekleri kadar gerçek bir olgudur.
Hele de "zaman" gibi soyut bir "şey"in yorumu için bu daha da karmaşıktır.
Aktarımınız için teşekkür ederim sevgili Tutsak.
Sevgiler

tutsak dedi ki...

Sevgili Kubilay bende ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Sevgiler