Duyan, bilen var mıdır bilmem, eskilerin bir lafı vardır;'' Tevbeniniz Nasuh'un tevbesi gibi olsun'' derler." ve çok sevdiğim bir hikayesi vardır.
Nasuh elinden gelebilecek hertürlü kötülüğü günahı işlemiş bir kişidir.Adam öldürmüş, hırsızlık yapmış, tecavüzde bulunmuş aklınıza gelebilecek ne varsa hepsini yapmış anlıyacağınız. Yine bir gün aklına bir muzurluk gelir ve kadın kılığında padişahın haremine girer. Gel zaman git zaman padişah bakar haremindeki birlikte olmadığı kadınlar hamile kalıyor toplar bütün harem ağalarını ve hepsini kısırlaştırır.Ama aradan bir müddet geçtikten sonra bakar ki hamile kalmalar devam ediyor, hareminde bir erkek olduğundan şüphelenmeye başlar ve emir verir ''yarın bütün harem önümden çırılçıplak geçecek'' der. Bunu duyan duyan Nasuh'un içini bir korku kaplar. Eyvah kesin bu işten kurtuluş yok diye düşünür ve ellerini açıp ''Allahım bu beladan kurtulayım asla bir daha kötü işler yapmayacağım bütün yaşantımı sana adıyacağım'' diye dua edip yalvarmaya başlar. Bir şekilde duası kabul olunur ve Nasuh oradan kurtulur. Gider dağın birisinde bir mağarada yaşamaya başlar. Bir gün dağda gezerken hamile bir koyuna denk gelir bunu alır bakar besler, koyunun yavruları olur onlar büyürler ve günden güne çoğalmaya başlarlar. Bu arada nasuh ta kendisine bir ev ve hayvanlar için de bir ahır yapmıştır. Yolu dağa düşen kime rastgelirse evinde misafir eder ikramlarda bulunur. Yolunu kaybedenlere yardımcı olmaya çalışır. Bir zaman sonra kocaman bir sürü sahibi de olmuştur.Bir gün meleklerden biri insan kılığında Nasuh'u denemek üzere insan kılığında yanına gönderilir ve Nasuh a der ki;''Ben şu kadar sene önce dağda bir hamile koyunumu kaybetmiştim, izini süre süre buralara kadar geldim sen buralarda yaşıyorsun, böyle birşeyden haberin oldumu hiç'' diye sorar.Nasuh şöyle bir düşünür ve gider içeriden kemerini alır boynuna takar;'' bak bütün bu sürü, bu ev ve burada gördüğün herşey senin o kaybettiğin koyun sayesinde oldu bunların hepsi senindir, ayrıca bunca senedir ben bunların etinden,sütünden vs. yaralandım bu yüzden ben de ölünceye kadar senin kölenim'' der ve boynundaki kemerin ucunu karşısındakine uzattığında, karşısındaki kaybolmuştur ve yaşantısına aynı şekilde devam eder.
Ne demiş Hz. Mevlana; ''Yüz kere tevbe edip bozmuş olsanda yine gel burası umutsuzluk kapısı değildir''
Tevbemiz Nasuh tevbesi gibi olsun.
Sevgiler.
Nasuh elinden gelebilecek hertürlü kötülüğü günahı işlemiş bir kişidir.Adam öldürmüş, hırsızlık yapmış, tecavüzde bulunmuş aklınıza gelebilecek ne varsa hepsini yapmış anlıyacağınız. Yine bir gün aklına bir muzurluk gelir ve kadın kılığında padişahın haremine girer. Gel zaman git zaman padişah bakar haremindeki birlikte olmadığı kadınlar hamile kalıyor toplar bütün harem ağalarını ve hepsini kısırlaştırır.Ama aradan bir müddet geçtikten sonra bakar ki hamile kalmalar devam ediyor, hareminde bir erkek olduğundan şüphelenmeye başlar ve emir verir ''yarın bütün harem önümden çırılçıplak geçecek'' der. Bunu duyan duyan Nasuh'un içini bir korku kaplar. Eyvah kesin bu işten kurtuluş yok diye düşünür ve ellerini açıp ''Allahım bu beladan kurtulayım asla bir daha kötü işler yapmayacağım bütün yaşantımı sana adıyacağım'' diye dua edip yalvarmaya başlar. Bir şekilde duası kabul olunur ve Nasuh oradan kurtulur. Gider dağın birisinde bir mağarada yaşamaya başlar. Bir gün dağda gezerken hamile bir koyuna denk gelir bunu alır bakar besler, koyunun yavruları olur onlar büyürler ve günden güne çoğalmaya başlarlar. Bu arada nasuh ta kendisine bir ev ve hayvanlar için de bir ahır yapmıştır. Yolu dağa düşen kime rastgelirse evinde misafir eder ikramlarda bulunur. Yolunu kaybedenlere yardımcı olmaya çalışır. Bir zaman sonra kocaman bir sürü sahibi de olmuştur.Bir gün meleklerden biri insan kılığında Nasuh'u denemek üzere insan kılığında yanına gönderilir ve Nasuh a der ki;''Ben şu kadar sene önce dağda bir hamile koyunumu kaybetmiştim, izini süre süre buralara kadar geldim sen buralarda yaşıyorsun, böyle birşeyden haberin oldumu hiç'' diye sorar.Nasuh şöyle bir düşünür ve gider içeriden kemerini alır boynuna takar;'' bak bütün bu sürü, bu ev ve burada gördüğün herşey senin o kaybettiğin koyun sayesinde oldu bunların hepsi senindir, ayrıca bunca senedir ben bunların etinden,sütünden vs. yaralandım bu yüzden ben de ölünceye kadar senin kölenim'' der ve boynundaki kemerin ucunu karşısındakine uzattığında, karşısındaki kaybolmuştur ve yaşantısına aynı şekilde devam eder.
Ne demiş Hz. Mevlana; ''Yüz kere tevbe edip bozmuş olsanda yine gel burası umutsuzluk kapısı değildir''
Tevbemiz Nasuh tevbesi gibi olsun.
Sevgiler.
8 yorum:
Sevgili Tutsakcım;
Kuran'da 66- Tahrim suresi 8. ayette geçen"Ya eyyühelleziyne amenü tubu ilallahi tevbeten Nasuha"
"Ey o bütün iman edenler, Allah'a öyle tevbe edin ki nasuh tevbesi olsun"ayeti gereğini en iyi şekilde gerçekleştirmemiz, kemerlerimizi boynumuza takıp kendimizi gönülden gerçek sahibine teslim etmemiz dileğimle.Ellerine sağlık kardeşim,Ben yazacaktım, aynı kişi olmuşuz ki yine ben yazdım yani O.Sevgilerimle .
gerçekten okumaktan ve öğrenmekten mutlu olduğum huzur duyduğum bir yazı olmuş .Bunun için teşekkür ederim.
Sevgili Tutsak, bu haneye her ugrayisim da yeni bir seyler daha ögreniyorum. Bana verdigin bu huzurun, mutlulugun sana da huzur ve mutluluk olarak geri dönmesi dileklerimle
Sevgiyle kal
Belgin
Sevgili Tontini
Eksik olanı tamamladığın için teşekkürler.Sanırım bir kaç keredir düşüncelerini çalıyorum. İstersen bana bir aylık bir liste yolla ben o bir aydan sonra ki planlarını çalıp yazayım. En azından 1 ay rahat edersin :)
Sevgiler.
Sevgili
Tabiat Ana ve Belgin
Bildiğimizi, duyduklarımızı ya da yaşadıklarımızı dostlarla paylaşmak güzel.Ben teşekkür ediyorum gelip okumaya değer bulduğunuz için.
Dilerim hepimize mutluluk ve huzur sağlar paylaştıklarımız.
Sevgiler
bilmiyordum ben bu hikayeyi çok teşekkürler paylaştığın için çok hoştu...
iş sanırım kendini oldugu gibi kabul etmede,yargilamadan benimsemede,her tevbe aslına donus,yolda oyalanip dururken, basa gelenlerin vesilesiyle BEN olana donus, tesekkurler paylasm için,sevgimle..
Teşekkürler
Sevgili Beenmaya
Zaten amaç paylaşmak değil mi?
Sevgili Düş
Sanırım sonsuzluk sınırsızlıkta her ne kadar farkındalığımız çok olursa olsun gene de cüzi idrakımızın tevbeye ve duaya gereksinimi olabilir diye düşünüyorum.
Yorum Gönder